Linkin Park "Hybrid Theory" (2000)

Bir kuşağın benliğini oluşturan o parçaların bulunduğu Linkin Park albümü

Linkin Park "Hybrid Theory" (2000)

Tekrardan selam Pijamalılar! Bu yazıyı tarih olarak 12 Mart 2013'te yazmışım ve arşivimde görüp okumak geçmişte de sahip olduğum müzik damak tadı hakkında beni gerçekten sevindirdi. Müziği artık cebimize sığdırabiliyoruz ve hepimiz kulaklıklarımızı takıp okulun yolunu kafamızı sallaya sallaya ara sıra dans ede ede tutardık kimse kendini kandırmasın. İmkanlarım el verdiği zaman ilk MP3'mü aldığımda çok heyecanlanmıştım. Artık istediğim zaman cebimden küçücük bir aleti çıkarıp müzik dinleyebilecektim. Bu size basit bir şey olarak gözükebilir ki bu şekilde görmeniz de çok normal aslında. Ben "Müzik" dediğimiz bu şeye biraz daha duygusal yaklaşıyorum. İnsanı tanımanın en kolay yollarından birisi dinlediği müziği anlamaktır. Çok klişe bir cümle olsa da müzik gerçekten insanın ruhunu temsil eder. Hatırladığım kadarıyla ortaokuldaydım. Okuluma servis ile giderken en arka koltukta oturur, kulaklığımı takar, bütün yol boyunca müzik dinlerdim. Pille çalışan bir cihaz olduğu için asla sarj derdim de olmazdı. Her pazartesi evin yanındaki bakkaldan harçlığım ile 4lü 5li kalem pil alırdım ve bu beni bütün hafta idare ederdi. Şimdi gel gelelim Linkin Park ile olan alakasına. İçine attığım müzikleri kategorize edebildiğim için önce sanatçılara ardından parçaların yer aldığı albümlere göre kategorize etmiştim. Keşke hangi parçayı kaç defa dinlediğimi de görebilsem...

Linkin Park çocukken anlam veremediğimiz o ingilizce kelimeleri bizler için tınısı kulağa hoş gelen bir biçimde seslendiriyordu. "In The End" gibi en ünlü parçalarından birisi de bu albümde yer alıyor. Sanırım bu parçayı bilmeyeniniz yoktur. Çizgi filmlere jenerik müziği olmuş, yabancı radyolarda sabah akşam durmadan çalınmış, internette tıklanma rekorları kırmış ve 2018 yılında "Fiziki Kopyası En Çok Satan 21.yy Albümü" ödülü almıştır. Çoğu analist Linkin Park grubunun şöhretinin büyük bir çoğunluğunu albümde yer alan "In The End", "Crawling", "Papercut", "One Step Closer" ve "A Place For My Head" parçalaro sayesinde kazandığını öne sürmüştür. Gerçekçi bakmak gerekirse bu şekilde olduğu da çok bariz. Çıktığı dönem gündeme çok sert oturmuş ve yediden yetmişe herkesin kulağında yer almışken, günümüzde "nostalji" başlığı altında hâlâ daha dinlenirliğini sürdürmeyi başarıyor. Albümün ismi çıktığı döneme göre çok cezbedici duruyor ve ister istemez bir albeni oluşturuyor (Melez Teorisi). Albümün kapağı ise gerçek anlamda bir sanat eseri. Kapak, grubun solistlerinden Mike Shinoda'ya ait bir tasarım. Bütün albümü dinledikten sonra kapağa tekrar baktığınızda gözleriniz başka bir boyuttan bakmayı öğreniyor. Kapağın gerçek anlamını ve tasarımın güzelliği kendini kat ve kat arttırıyor. Albümün incelemesini önce solistler bazında ardından şarkılar bazında yapmak istiyorum. Böylece hem Linkin Park'ı hem de besteledikleri şarkıları çok daha iyi tanıyacaksınızdır.

Öncelikle Linkin Park denince bir çoğumuzun aklına Chester'ın geldiğine eminim. Ses rengi ve sesini kullanımıyla dünyalarca ünlü sanatçıları kıskandıran müzik dehası kişilik... Lakin bir çoğumuzun aklına bu özellikleri ile gelmiyor. Chester hepimizin aklına 2017 yılında sıcak bir yaz günü evinde kendi asarak intihar edişi ile geliyor. Bu intihardan iki ay kadar önce ünlü amerikan vokal Chris Cornell'in intihar haberi ile yıkılan Chester, bir sosyal medya açıklamasında "İçinde senin olmadığın bir dünyayı hayal edemiyorum" demiş olması intiharı ardından kafalarda bir çok soru işareti bırakmıştı. Linkin Park baş solistlerinden birini kaybetmişken müzik camiası çok büyük bir yeteneğin aramızdan ayrılışı için yas tutuyordu. Çoğu insan gibi Chester'ın ses rengine ben de hayranım. Günümüzde gerçek benliğini yitirmiş Rock türünün en öne çıkan sanatçılarından biriydi. Yazdığı sözlerin içerdiği anlamlar, eleştiri yaparken insanları eğlendirebilmesi beni benden alıyordu. Keşke hayatına devam ediyor olsa da kaleminden çıkacak olan sözlerden, ağzından dökülecek olan parçalardan biraz daha dinleyebilseydik. Huzur içinde uyu Chester...

Şimdi de grubumuzun hızlı çocuğu Mike'a gelelim. Parçalarda yer alan hızlı kısımları söyleyen Mike Shinoda günümüzde Linkin Park'ın hâlâ müzik yapmasının tek sebebi. Chester'ın yetenek seviyesi ve trajik ölümü ile gölgesi ardında kalan Mike Shinoda kim diye soracak olursanız sizlere 5 dakikanızı ayırıp YouTube'a "Mike Shinoda 2018 Festival" yazıp Chester'ın anısına "In The End" parçasını canlı söyleşini dinlemnizi öneririm. Chester'ın seslendirdiği kısımları seyirciye bıraktığı için aslında kendisinin söylediği yerleri görmeniz daha kolay olacaktır. Saf bir sesin bu denli kaliteye sahipken kendinden çok bahsettiremesi tamamen Chester'ın ses renginden üzülmeyin. Her iki solistin de sahip olduğu anormal yetenek düzeyi Linkin Park'ın kalitesini gerçekten erişilmesi zor bir yere çıkarıyor. Konudan bağımsız olarak Mike Shinoda'nın yarı Japon olduğunu da belirtmek isterim. Bu bilgi size "Hybrid Theory" hakkında biraz ön bilgi verebilir. Umarım daha nice yıllar bizler için parça çıkarmaya bireysel ve grup olarak devam eder.

Baş solistlerimiz hakkında başlangıç bilgilerini aldığınıza göre kısaca albümden bahsedip favorilerimi verip puanlamı yapıp bitirmek istiyorum. Tıpkı belirttiğim gibi albüm sistemi ve işleyişi sertçe eleştiren parçalardan oluşuyor. "Crawling" parçasında kadına şiddeti, "In The End" ile geleceğe umut ile bakmayı ele aldığı gibi çoğu parça bir hikayeye dayanıyor. Albüm 3-3:30 dakikalık kısa parçalardan oluşuyor ve açıkçası daha fazlasına aç bırakıyor. Parçalara ani ve agresif girişleri ardından gelen melodik yarı-slow yarı-rock kısımlar gerçekten takdir edilesi. Albüm çıktığı andan itibaren müziğe yön vermekte de büyük bir öncü olmuştur. Albümü dinlemenizi şiddetle tavsiye eder, vaktiniz olursa sözlerin anlamlarına bakmanızı isterim...

Albümden favori parçalarım: Crawling, By Myself, Papercut, In The End, With You

Albüme puanım: 10/10